Evin telefonu sabaha karsı üç buçukta çaldı. Uyku sersemi adam telefonu açtı.
Telefondaki ses annesine aitti.
Telaşlandı , Korktu başlarına bir şey mi gelmişti acaba diye endişelendi..
Annesi “Nasılsın oğlum iyi misin?” diye sordu.
Oğlu şaşkın bir ifadeyle “İyiyim anne hayırdır; bir şey mi oldu siz iyi misiniz?” dedi.
Annesi “Biz iyiyiz bir şeyimiz yok, sadece sesini duymak istedim” dedi.
Oğlu da “Anne bunun için mi aradın; saat sabahın üç buçuğu yarın da konuşabilirdik” diyince annesi de
“Rahatsız mı ettim oğlum?” dedi.
Oğlu “Evet anne rahatsız ettin” diyerek hiddetli bir şekilde cevap verdi. Bunun üzerine annesi;
“30 sene önce sen de beni bu saatte rahatsız etmiştin oğlum, doğum günün kutlu olsun” diyerek telefonu kapattı.
___________________İMZA___________________ ***YAŞAMAK BİR AĞAÇ GİBİ TEK VE HÜR VE BİR ORMAN GİBİ KARDEŞÇESİNE...***
***Sen yüreğinin sesini dinleyenlerdensin ve biliyorsun aslolan yürektir. Yürek sesi ne bilmeyenler, ya da bilip de duymayanlar acıtsa da içini unutma; yaşadığın sürece o yürek var olacak seninle birlikte. Sen yeter ki koru yüreğini ve yüreğinde taşıdığın sevda duygusunu. Elbet bitecek güneşe hasret günler. Ve o zaman kutuplarda yetişen cılız ve minik bitkiler değil, güneşin çiçekleri dolduracak yüreğini...***
***Kapansın el kapıları bir daha açılmasın, Yok edin insanın insana kulluğunu, Bu davet bizim...***
***Annelerin ninnilerinden spikerin okuduğu habere kadar, yürekte, kitapta ve sokakta yenebilmek yalanı, anlamak, sevgilim, o, bir müthiş bahtiyarlık, anlamak gideni ve gelmekte olanı...***
***Günler ağır. Günler ölüm haberleriyle geliyor.
Düşman haşin zalim ve kurnaz...***
80'ine merdiven dayamış yaşlı baba ile onu ziyarete gelen 45 yaşında ve saygın bir işi olan- oğlu salonda oturuyorlardı . Hal-hatırdan, çoluk çocuktan, havadan-sudan sahbet ettikten sonra oğlu susmuş, ayrılmanın sinyalini vermişti. O anda üzerinde oturdukları sedirin yanındaki pencerenin pervazına bir karga kondu.
Yaşlı baba kargaya gülümserek biraz baktıktan sonra oğluna sordu: 'Bu ne oğlum?'
Oğlu şaşkın, cevapladı: 'o bir karga baba.'
Yaşlı baba kargaya biraz daha baktıktan sonra yine sordu: 'Bu ne oğlum?'
Oğlu daha da şaşkın, yine cevapladı: 'Baba, o bir karga'
Karga hâlâ pervazda, komik hareketlerle başını sağa sola çeviriyor, başını yan yatırıyor, havaya bakıyor, sonra başını yine onlara çeviriyordu. Yaşlı baba üçüncü defa sordu: 'Bu ne?'
Oğlunun şaşkınlığı sabırsızlığa dönmüştü: 'O bir karga baba, üç oldu soruyorsun. Beni işitmiyor musun?'
Yaşlı baba dördüncü defa da sorunca oğlunun sabrı taştı ve sesini yükseltti: 'Baba bunu neden yapıyorsun? Tam dört defadır onun ne olduğunu soruyorsun, sana cevap veriyorum ve sen hâlâ sormaya devam ediyorsun. Sabrımı mı deniyorsun?'
Babası -yüzünde hâlâ bir gülümseme- yerinden kalktı, içeri odaya gitti ve elinde bir defterle döndü. Bu bir hâtıra defteriydi. Oturdu, sayfalarını karıştırdı ve aradığını buldu. Sevgiyle gülümseye devam ederek sayfası açık bir vaziyette defteri oğluna uzattı ve o sayfayı okumasını söyledi.
'Bugün 3 yaşındaki minik yavrumla salondaki sedirde otururken yanıbaşımızdaki pencerenin pervazına bir karga kondu. Oğlum tam 23 defa onun ne olduğunu sordu. 23 soruşunda da ona sevgiyle sarılarak, onun bir karga olduğunu söyledim.
Rahatsız olmak mı? Hayır! Onun sorusunu masumca tekrar edişi içimi sevgiyle doldurdu.'
___________________İMZA___________________ ***YAŞAMAK BİR AĞAÇ GİBİ TEK VE HÜR VE BİR ORMAN GİBİ KARDEŞÇESİNE...***
***Sen yüreğinin sesini dinleyenlerdensin ve biliyorsun aslolan yürektir. Yürek sesi ne bilmeyenler, ya da bilip de duymayanlar acıtsa da içini unutma; yaşadığın sürece o yürek var olacak seninle birlikte. Sen yeter ki koru yüreğini ve yüreğinde taşıdığın sevda duygusunu. Elbet bitecek güneşe hasret günler. Ve o zaman kutuplarda yetişen cılız ve minik bitkiler değil, güneşin çiçekleri dolduracak yüreğini...***
***Kapansın el kapıları bir daha açılmasın, Yok edin insanın insana kulluğunu, Bu davet bizim...***
***Annelerin ninnilerinden spikerin okuduğu habere kadar, yürekte, kitapta ve sokakta yenebilmek yalanı, anlamak, sevgilim, o, bir müthiş bahtiyarlık, anlamak gideni ve gelmekte olanı...***
***Günler ağır. Günler ölüm haberleriyle geliyor.
Düşman haşin zalim ve kurnaz...***
gecenin kaci olursa olsun ailemden yada dostlarimdan kim ararsa arasin, yardim etmeye calisirim. o kadar degersiz insanlar icin neler yapiyoruz, bikerede annelerimiz icin bisey yapsak cokmu, neden erinelimki?
___________________İMZA___________________
Bir çift turna geldi dost ellerinden
Öter garip garip bizim illerde
Çevrilir dolanır göle konmaya
Korkarım yad avcı vardır göllerde
Sevgili Alev 2005 2005.
Vermis oldugun yazitini bir sevgi coskusu ile okuyarak, bir babanin kücük yastaki o deha henüz ögrenmekte olan cocugunun,israrci emin olmak icin sorulan sorulara sabir ile verilen dogru cevaplar, henüz ögrenme evresinde olusu olan ,bir cocugun kisilik asamalarinin gelismesine yardimci olmaktir.
Bu na benzer Bektasi fikralarida özünde uyarici, ögretici, kavratici ve sorgulayici olmasindan günümüze kadar gelmistir.
Söyleki,
Bir gün dini bütün olan imanli bir komsusu olan Ömer adinda bir zat bektasiye, derki siz neden namaza gelmiyorsunuz?, diyince!
- biz namazimizi her daim bütünleserek kiliyoruz der Bektasi: Fazla da Allahi rahatsiz etmemege özen gösteriyoruz, derken; - hiddetle ömer ona bakar.!- ve hemen Bektaside ona arka arkaya üc defa Ömer der ,,,,buyur der ömer; -yeniden ömer der,- Ömerde ona buyur der tekrar yeniler soruyu Ömer der,! fakat Ömer öfkeyle be adam nedir Ömer , Ömer, Ömer, !-derken Bektasi gülmeye baslar, dur hele Ömer !,,, bu ne öfke bu ne celalanme der,
Bak sen 32 farz ile günde bes vakit namaz ile sürekli Allahi tam donsandokuz kez cagiriyorsun der,!.. kim bilir su an Allah sana nasil kiziyordur,...
Bak sen ücüncüde nerdeyse beni alt etmegege cabalarken, sen ise sürekli Allahi rahatsiz ediyorsun,! biz ise ;onu sevdigimizden saadece ;senenin belirli ayinlarinda (Tapim bicimi)gönlümüzde mihman ederek sevgi ile ona yaklasiyoruz.
Saygilarim insan sevgilerimle Amistofes
Konu Amistofes tarafından (30.09.2008 Saat 15:48 ) değiştirilmiştir.
Sevgili Alev 2005 2005.
Vermis oldugun yazitini bir sevgi coskusu ile okuyarak, bir babanin kücük yastaki o deha henüz ögrenmekte olan cocugunun,israrci emin olmak icin sorulan sorulara sabir ile verilen dogru cevaplar, henüz ögrenme evresinde olusu olan ,bir cocugun kisilik asamalarinin gelismesine yardimci olmaktir.
Bu na benzer Bektasi fikralarida özünde uyarici, ögretici, kavratici ve sorgulayici olmasindan günümüze kadar gelmistir.
Söyleki,
Bir gün dini bütün olan imanli bir komsusu olan Ömer adinda bir zat bektasiye, derki siz neden namaza gelmiyorsunuz?, diyince!
- biz namazimizi her daim bütünleserek kiliyoruz der Bektasi: Fazla da Allahi rahatsiz etmemege özen gösteriyoruz, derken; - hiddetle ömer ona bakar.!- ve hemen Bektaside ona arka arkaya üc defa Ömer der ,,,,buyur der ömer; -yeniden ömer der,- Ömerde ona buyur der tekrar yeniler soruyu Ömer der,! fakat Ömer öfkeyle be adam nedir Ömer , Ömer, Ömer, !-derken Bektasi gülmeye baslar, dur hele Ömer !,,, bu ne öfke bu ne celalanme der,
Bak sen 32 farz ile günde bes vakit namaz ile sürekli Allahi tam donsandokuz kez cagiriyorsun der,!.. kim bilir su an Allah sana nasil kiziyordur,...
Bak sen ücüncüde nerdeyse beni alt etmegege cabalarken, sen ise sürekli Allahi rahatsiz ediyorsun,! biz ise ;onu sevdigimizden saadece ;senenin belirli ayinlarinda (Tapim bicimi)gönlümüzde mihman ederek sevgi ile ona yaklasiyoruz.
Saygilarim insan sevgilerimle Amistofes
Süper bir paylaşım yüreğinize sağlık
___________________İMZA___________________ ***YAŞAMAK BİR AĞAÇ GİBİ TEK VE HÜR VE BİR ORMAN GİBİ KARDEŞÇESİNE...***
***Sen yüreğinin sesini dinleyenlerdensin ve biliyorsun aslolan yürektir. Yürek sesi ne bilmeyenler, ya da bilip de duymayanlar acıtsa da içini unutma; yaşadığın sürece o yürek var olacak seninle birlikte. Sen yeter ki koru yüreğini ve yüreğinde taşıdığın sevda duygusunu. Elbet bitecek güneşe hasret günler. Ve o zaman kutuplarda yetişen cılız ve minik bitkiler değil, güneşin çiçekleri dolduracak yüreğini...***
***Kapansın el kapıları bir daha açılmasın, Yok edin insanın insana kulluğunu, Bu davet bizim...***
***Annelerin ninnilerinden spikerin okuduğu habere kadar, yürekte, kitapta ve sokakta yenebilmek yalanı, anlamak, sevgilim, o, bir müthiş bahtiyarlık, anlamak gideni ve gelmekte olanı...***
***Günler ağır. Günler ölüm haberleriyle geliyor.
Düşman haşin zalim ve kurnaz...***