Oldukça derin ve bir o kadarda mahiyetli soruların için ne desem azdır.Sağol.Bir çok sorunu haddim olmadan ama soruyu sorana saygı gereği olarak cevaplandırıyorum.
Alıntı:
Alevi gençlerinin birlikte hareket edebilmeleri için örgütlülüğü güçlendirmelerinin şart olduğunu hepimizin çok iyi bildiği bir dönemde. Bu anlamda atılan en büyük ve güçlü adımlardan birisi olan AGM (Aydınlık Gençlik Meclisi) hakkında olumlu, olumsuz düşünceleriniz ve önerileriniz nelerdir?
|
Örgütlülük yanlızca Alevi gençlerinin değil tümüyle geniş yıgınların temel meselelerinden biridir.
Bu mesele elbette biz Alevi Gençlerininde temel gereksinimlerinden biridir.
Örgütlülük, kimlerin olmazsa olmazıdır,kimlerin ihtiyacıdır?
Örgütlülük, en çok ezilenlerin,ezenlere karşı yürüttükleri ve Demokratik ilerlemenin önünün açılması mücadelesinde gereklidir.Anadolu'nun Kurtuluş Mücadelesi ve mücadele sonrasındaki süreçler buna en iyi örnekliği teşkileder.Örgütlülük ve örgüt, bir ihtiyacın belirdiği anda o ihtiyacın sahiplerinin sistematik bir biçimde konumlanışıdır bir manada.Acıyı,mutluluğu,yokluğu,varlığı "yadan gayrısını" paylaşmaktır.
Alevi gençleri neden örgütlenmelidir,nasıl örgütlenmelidir?
Mutlaka forumun bir çok yerinde bu konu ile ilgili pek çok fikirlerimin ve somut girişimlerimizin şahitliğini yapmış olanlar var.
Aleviler, içinde yaşadığımız ülkenin temelinde kullanılacak harç için gereken çimentoyu kendi elleriyle ürettiler,kendi elleriyle kardılar..
Yeni kurulan ülkeyi,eskisinden farklı ve eskiye inat kurdular.Bu ülkenin kuruluşundaki temel felsefe olan Bilim ve akıl yolunda yüzyıllardır südürdükleri yolculuğu, Anadolu isyanıyla birleştirip yeni ülkenin kuruluşuna tüm enerjileriyle destek verdiler.(Şimdi burada ilk kez yazıyorum,hem annemin dedesi hemde babamın dedesi Kurtuluş Savaşı Gazisidir.)En yakın somutlamayı buradan yapabilirim.Alevi köylerindeki genel durumun bu örneğe benzediğini düşünüyorum.(Eğer yanılıyorsam düzeltin.) Oysa, o günlerde kurulan ülkenin temel mantalitesine kökten karşı gelen zihniyetlerin,yaşam biçimlerinin,kültürlerin,inançların,kişilerin ve kurumların ileride kendilerine (Alevilere) verebilecekleri zarara karşı son derece savunmasız ve belkide olanca masumiyetleriyle çalıştılar,çabaladılar,uğrunda şehit,gazi veya sakat oldular.Ulusal bir çatı içinde,birlikte yaşamın gereğine ve beraberliğin önemine dair gösterilen somut çaba ve somut katılarında hala ısrar eden Aleviler Cumhuriyet'in kurulduğu yıllardan itibaren kendi iç yapılanmalarınıda bir kenara itmek pahasına, bir üst yapı olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin hukusal,soyal,ekonomik şemsiyesinde varlıklarını tanımladılar.Asırlardır kendi iç hukuku,vergisi,mahkemesi ve yaşam biçimini geliştirmiş ve bir anlamda kapalı bir yapı, kendisini (bir anlamda) dışa açmış ve yüzyılların baskısından kurtulmanın yolunu Anadolu isyanında,Cumhuriyetin ilanında bulmuştur.Aradığı kurtuluşu bulmuşmudur?Burası biraz daha derin ve hepimizin bildiği bir yakın tarih hikayesidir?
Kültürel değerlerini ve tarihsel birikimlerini Cumhuriyet ile birleştiren Aleviler, yavaş yavaş ve bir anlamda ezeli rakiplerince önce iktidar çevrelerinden,sonrasında ise onları var eden kültürlerinden koparılmaya ve ilerleyen on yıllarda ise tamamen baskı ve sindirme operasyonları ile yok etmeye dönüşen bir süreçten geçtiler.Cumhuriyet'in kuruluşundaki iç isyanlarda Devrime ve Devrimin kazanımlarına karşı yeşil bayrak açanlar,Menemen'de Kubilay'ın başını yeşil bayraklara takıp gezenler,Maraş'ta,Çorum'da,Sivas'ta,Gazi'de insanlık tarihinin hiç bir zaman unutamayacağı katliamları gerçekleştirenler ve bu katliamların faillerini aramayan iktidarlar bu ülkede her insana bir şeyler öğretti, Aleviler bu süreçte en çok neyin eksikliğini duydular,şüphesiz Örgütlülük.
Elbette bu süreç öyle kolay olmadı.Alevilerin örgütlenme çabalarının çok çeşitli zamanlarda çok çeşitli yerlerde olduğunu görüyoruz.Cumhuriyet sonrası Alevilerin örgütlenme yerleri ve konumlanışları hakkında çeşitli kitaplar mevcut ama ben kısaca şu profili çizebilirim.
Cumhuriyet rüyası çabuk sona erer.İki ana siyasetin hüküm sürdüğü yıllarda Alevileri CHP içinde görmek mümkündür.Bir dönem (bazı bölgelerde) Menderes yanlısı veya hayranlığınında belirdiği görülsede bu anlık durum yine aynı hükümetçe hüsrana çevrilir.1960 yıllara gelindiğinde Türkiye'deki genel gidişatın bir yansıması Alevilerin konumlanışındada kendisini gösterir.Dikatatör,gerici bir iktidarın ve zihniyetin,basına,Demokrasiye,bilime,insana ve özgürlüklerine karşı baskı ve şiddeti örmesine karşı, başkaldıran bir yapı içinde yer alan ve toplumsal muhalefet ile kendi sorunlarını ortaklaştıran bir kesimdir Aleviler.1960 darbesi ve sonrasında yükselen öğrenci,işçi,memur ve tümüyle halk hareketliliğinde de Sol ve Sosyalist yapılar ile birliktelik hatta birebir bu yapıların inşaasında görürüz Alevileri.Bu yıllar Alevilerin kendi birikimlerini ve değerlerini,inançlarını ve kaynaklarını araştırmaya ve öğrenmeye çok fazla vakit ayırmadığı yıllardır bana göre.Ancak geride öylesine büyükçe bir birikim vardırki her toplumsal hareket veya siyasi yapı Aleviliğin bu birikimine kendisini yaslamadan boy gösteremez adeta.Soldan sağa tüm siyasi yapılar bir şekilde bu öğretinin genel ilkelerinden kendisine çıkarımlar yapar hatta bir ara "Alevi Partisi" ünvanı ile bir parti bile kurulur.Tabiki fiyasko ile sonuçlanır.Oysa gerçek başkadır.
Aleviliğin, binlerce yıldır biriktirdiği ve kulaktan kulağa fısıltılar ile yayılan büyükçe birikiminden nasip almayan hiç bir zihniyetin Alevileri temsil etmesi yada onları anlaması mümkün olmayacaktır.
Mümkünde olmamıştır.
70 li yıllar gerek halk muhalefetinin,gerekse Alevilerin, tarih içinde kendi kimliklerini ve yerlerini yeni baştan sorgulamalarının, en acı deneyimler ile bir kez daha yapıldığı yıllar olmuştur.Baskı ve şiddet öylesine pervasız bir hal almıştırki,12 Eylül Darbesine sarılan ve darbeden medet uman bir anlayış bazen gizlice, çoğu zamanda açıktan Alevilerin içinde yer bulmuştur.70 lerin sol ve Sosyalist yapılarında kendilerini konumlandıran Aleviler bu şiddetten paylarına düşeni iki kere yaşamışlardır.Birincisi Solcu yada Devrimci olmaları nedeniyle sağ ideolojinin hedefidirler,ikincisi ise yapılan iç çatışma senaryoları ve yeni kurulacak Türk-İslam modeli gereğince,Türkçü-İslamcı İdeoloji içerisinde "çıban" olarak görüldüklerinden adeta pervasızlaşan bir yokedilme ile yüzleşmişlerdir.
1980 öncesi ve sonrası birbirinden çok keskin çizgiler ile ayrılmaz aslında.Dün uygulanan her türlü yok etme veya asimilasyon çabası,bu günlerde de yapılmaya devam edilendir.
Şüphesiz yakın tarihimizin en çarpıcı ve en acımasız katliamlarından biridir Madımak Katliamı.Katliamın faillerinin hala aramızda dolaştığı yıllarda yaşıyoruz.Tıpkı diğer katliamcıların, belli başlı mevkilerde bizler için politika ürettiği on yıllarda süren aymazlık bu günlerde de sürmektedir.
Madımak Katliamı başından sonuna kadar sistematik ve planlı bir senaryo ile yapılan katliamlardan biridir.
O yıllarda kurulan örgütlenmeler, Alevi yol önderlerinin isimlerini almıştır.(Pir Sultan Abdal Derneği,Hacı Bektaşi Veli Deneği..)
Alevilerin içinde bulundukları ruh halini anlamak mümkündür.Devlet başta olmak üzere,her türden yapı karşısında kendilerini yanlız ve savunmasız hisseden bir ruh halidir bu.Hiç kimse Alevilerin bu ruh halini almalarındaki nedenleri sorgulamazken,kalkıp "Aleviler kendi inançları ve düşünceleri ekseninde neden örgütleniyorlar?" diyemez.Nitekim diyenlere ve her türden engellemelere rağmen 2002 de Alevi ön adını da alarak kurulan Alevi Bektaşi Federasyonu bu somut örgütlenmenin adıdır.
Alevi örgütlülüğü bir ayrılığın yada ayrışmanın değil,Demokratik,Özgürlükçü ve eşit bir Türkiye'ye katkının adıdır.
Aleviler, kendi örgütlenmelerini kurarken, toplumun diğer kesimleriyle bağlarını bütün asırlar boyunca sürdürdüklerinden dahada sıkı bir biçimde sürdürmeye ve kendi mücadelelerindeki başarının diğer toplumsal mücadeleler ile birlikte yürümesinin gereğini her alanda somutlamaya devam etmişlerdir.Bu manada,var olan Alevi örgütlülüklerini Demokratik mücadelede bir güç,örgütlenme bilincinde bir okul,aydınlanma ve ilericilik sürecinde bir kilometre taşı,Türkiye'nin özlediği "Birlikte barış içinde yaşamak" isteğinin somut ifadesi olarak görmemek olsa olsa bu mücadele önünde yok olup gidecek olanların ard niyetidir.
Alevi Bektaşi Federasyonu'nun kuruluşu var olan örgütlülüklerin bir çatı altına girmesinden daha öte, bir heyecana ve Aleviliğin kendi kültürel birikimine yüzlerce el tarafından mercekler tutulmasına yol açmıştır.
Elbette bu güç karşısında durmak ve uyumak bilmeyen karanlık odaklar kendi ideolojik hesaplarınıda yaparak içten Hızır Paşalar eli ile, dışardan ise, pek çok baskı ve asimile politikaları ile saldırmaya devam etmektedir.Federasyonun yarattığı olumlu ilerleyiş Avrupa'daki hereketliliğin genel olumlu pisikolojisinin rüzgarını da arkasına alarak bu günün kazanımlarını yaratmıştır.
Şimdi;
Alevi gençleri olarak bu süreçlerde çok mütevazı katkılar ile yer aldık.Bundan sonra da bu sürecin içinde,yanında ve yakınında (olacağız),olan kişi yada kurumlarla ittfakımız ve birlikte üretimlerimiz olacaktır.
Gelişen teknolojik ilerlemeler ve iletişim alışkanlıklarımızın veya ihtiyaçlarımızın bir ürünü olan internet ortamının sağladığı avantajlar ve imkanların bu mücadeleye olan katkıları yadsınamaz.Yaşayan ve üreten bir arkadaşımızın bu mücadeleyi ve bu kültürel birikimi olumlayacak bir süreç başlatması ile buralarda buluştuk.Bizleri buluşturan araç internet amaç ise Alevilik süreğidir.
Aydınlık Gençlik Meclisi sanaldan,salonlara, oradan alanlara taşan bir gençlik hareketliliği ve bu yönde atılmış, gücü tartışılan ancak haklılığı tartışmasız bir adımdır.
Özünde ,Alevi gençliğinin yabancısı olmadığı söylem ve kişilerce yaşam bulmuştur.Aydınlık Gençlik Meclisi, içinden geldiği değerlerin ışığını başka alanlara yansıtmak ve birikimlerini örgütlü bir şekilde artırmak adına bir ihtiyacın somutlanması oldu.Uuznca bir süredir sanal ortamda yapılan uzun ve yorucu tartışmaların ardından başlayan gerçek buluşmalar,toplantılar,organizasyonlar,eğlence ve kültr faaliyetlerinin ve bu süreçlerde edinilen yüzlerce deneyimin yanısıra,bu faaliyetlere katılanların dile getirmekten usandıkları bir eksiğin doldurulmasıdır.
"Herkes düşünür yada hayal kurar,birileri gerçekleştirir."
Geçmiş çabalarımız boyunca yapılmaya çalışılan,denenen,düşünülen,hayali kurulan,ihtiyacı hissedilen bir örgütlü gençlik oluşumu bu gün vücut bulmuştur.Ancak ne yazıkki bu seferde "bu örgütü ben kurmadım" "bu örgütlülük sanaldan öte geçmez" türevinden bir eleştiriye maruz kalmıştır.Geçmişte bazı değerler etrafında birleşmenin veya "yol cümleden uludur" şiarını dillendirenlerin bu gün bu tarz bir yaklaşımla saldırı oku üretmeleri AGM nezdinde herhangi bir etki yaratmamış görünüyor.Aksine kararlı ve dingin yapısı ile geçmişinden aldığı güç ve deneyimi birleştiren AGM hem geçmiş olumsuzlukların ve deneylerin üzerine büyükçe bir set örmüş hemde geleceğe dair örgütlü bir gençlik oluşumun yaratılmasında umut oluşturmuştur.
Bu oluşumun mayasına ve hamuruna yabancı biri değilim.Bu girişimin ve girişimcilerinin her birisini tanımayan yok.Ne demek istediklerini,ne istediklerini,nasıl yapacaklarını,bu yapının kimlere hizmet sunacağını herkes çok çok iyi biliyor.Bende biliyor ve izliyorumki,AGM bu gün tıpkı geçmişten gelen gelenek ve ilkelerinde olduğu gibi sağlam adımlar ile büyüyecek ve gerekirse "küçülmeyi" de sürdürecektir.Ancak haklılığı konusunda kimsenin şüphesi yoktur.Benim ise hiç yoktur.
Ülke gençlerini büyük oranda kapsayacak, daha geniş üretimleri,paylaşımları ortaya koyacak projeler için vizyonu olan bu oluşum bana göre kendisini reele taşıyacak bir yapıya dönüşmeli ve kurumsallaşmanın yollarını aramalıdır.Bu bir gereklilik ve ihtiyaçtır.Geçmişte olduğu gibi,bu günde AGM ekseninde,açıklanan ilkeler çerçevesinde destek vereceğimi açıklar bu yola gönül veren tüm canlarımıza başarı temeni ederim.
Alıntı:
Alevi kurumlarını genel anlamda değerlendirimisiniz? Bildiğim kadarıylar gerek Alevi kurumları, gerek sivil toplum kuruluşları ile uzun yıllardır dirsek teması içerisindesiniz. Genel anlamda sol çevreleri içerisinde barındıran kurumları da değerlendirirsek, bu kurumların bir bütün olarak ortak hedeflere yürümesini ve ortak kazanımlar elde etmesinin koordinasyonu nasıl sağlanabilir?
|
Somut olarak yukarıdaki cevaplarımın her biri birer düşüncedir.Gerçek birleşme ve gerçek çözümler ise gerçek ortamlarda yapılan işlerde belirlenir.Gerçekte bu kadar uzun soluklu işler çıkarabilmek burada bazı sorulara cevap vermekten çok daha zordur.İşte bu kabiliyeti ve istikrarı gösterecek olan örgütlülüktür.,örgütlüüğe yapılacak katkılardır.Oysa kendi adıma bir özeleştiri yapmam gerekirse bu çabalara yaptığım katkıyı çok yetersiz buluyorum.Bu yetersiz çablardırki geleceğimiz geçmişimize benzemeye mahkum kalıyor.O halde bu özeleştiriyi her kişi yada kurum yapmalıdır.İstediğimiz ve arzuladığımız Dünya'da özveri,çaba ve paylaşım var..Peki ya bu ideali yaşayan birimiyiz?
Alıntı:
Alevi dernekleri kendi içlerinden bir bölünme yaşamaktalar, fşkir birliği olmadığı gibi eylem birliğide çok fazla yok. Bunu neye bağlıyorsunuz?
|
Özünde aşağıdaki sorulara cevap vermesi gereken kişilerden değilim ancak madem bu konulardaki fikirlerim merak konusu,bu konulara duyarlı biri olarak cevap vereyim.
Bu sorunuzu cevaplamak hem özeleştiri noktasına dönüşümüzü sağlar hemde bizlerin bu olumsuzluklara rağmen birliktelikler örebilmemizin güzelliğini artırır.
Hepimiz bu durumdan sıkıntılıyız aslında.Alevi gençleri kendi kurumlarında cereyan eden bu ayrışmayı çok fazla görmek istemiyor.Ama bir gerçek var.Bu gerçek birinci ağızlardan basına yansıyor ve kurumlardan taşıyor çoğu zaman.Ben şu kadarını söyleyebilirim,Aleviler kendi kurumlarına karşı güven duymak istiyorlar.Bu güven ihtiyacının karşılanması görevi sadece yöneticilerin veya üyelerin değil tümüyle toplumun görevidir.Alevi kurumları sadece Alevilerin değil toplumun tamamının özlemlerine,sorunlarına hitap etmektedir.O halde tepeden tırnağa bütünleşme ve tekleşme değilsede,iki başlı bir gidişi durdurmak hepimizin görevidir.Bu görevi sağlayacak ve bu birliği örebilecek kişileride uzaklarda aramak hastalığından kurtulmak lazım.Birliği sağlayacak olan bizlerin katılımı ve çabası olacaktır diye düşünüyorum.
Alıntı:
Alevi derneklerinin tek bir çatı örgüt altında yeniden toparlanıp tek vücut olarak hareket etmeleri nasıl sağlanabilir?
|
Eskiden var olan ve mevzumuza konu olduğunu düşündüğüm ABF içinde bir somut bölünme yoktur.(Bildiğim kadarıyla) Sözünü ettiğiniz konu ABF nin altında yer alan bazı derneklerin birbirinden farklı düşünmesi ise sorun yok,ancak özünde farklı düşünmeyide aşan bir zıtlaşma biçimini almışsa burada iş yine bundan rahatsızlık duyanlara düşer.Çünkü bu tarz bir gidişattan memnun olanların sayısı sanırım memnun olmayanlardan kat kat fazla.Bu sorularınızı söz konusu derneğin temsilcilerine,yöneticilerine sormak da gerekir.Ama bu sorulara verilen cevaplar sorunu giderirmi bunu bilemem.
Eğer her türden sorunu buralarda çözecek isek,o kadar beton harcayıp yaptığımız binalarda neler yapacağız değilmi?